Tunceli 1 Şubesi

Sendikacılıkta çığır açmış bir kadroyuz

 

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sendikacılıkta yeni bir çığır açmak için yola çıkan bir kadro olduklarını belirterek, “Sendikacılığı, sadece sloganlara hapsedilen, şiddetin, anarşizmin, vandalizmin merkezi haline getirilen bir uğraş alanı olmaktan çıkaran; bu alana yeni bir soluk getiren, kalite kazandıran ve sendikacılığı toplumla buluşturan bir kadroyuz” dedi.

Genel Başkan Ali Yalçın, Memur-Sen Düzce İl Temsilciliği tarafından organize edilen, “Küresel Operasyonların Hedefinde Türkiye” temalı konferansta konuştu. Memur-Sen olarak nitelikli çalışmalara imza attıklarını ifade eden Yalçın, kolaycılığa kaçarak sadece eleştirmekle kalmadıklarını, terlemeyi ve sorumluluk almayı da tercih ettiklerini dile getirerek, “Biz sendikacılıkta yeni bir çığır açmak için yola çıkmış bir kadroyuz. Sendikacılığı sadece sloganlara hapseden, dar alanlarda kör dövüşüne döndüren, şiddetin, anarşizmin, vandalizmin merkezi haline getirilen, korsan gemilerin limanı olarak adlandırılan bir uğraş alanı olmaktan çıkaran ve ona bir kalite kazandıran, vizyon katarak toplumla buluşturan bir kadroyuz. Çalışanın hakkını ve hukukunu korurken, işverenin de hakkını ihmal etmeyen bir kadroyuz. Bütün çalışmalarımız toplumla kucaklaşmış, toplumla bütünleşmiştir” şeklinde konuştu.

 

Mısır darbesi 15 Temmuz’dan sonra yapılsaydı başarısız olurdu

15 Temmuz’da yaşananları hatırlatan Yalçın, 15 Temmuz’da milletin destansı bir duruş sergilediğini ve tüm dünyaya örneklik teşkil ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mısır’da Mursi’ye yapılan darbe, 15 Temmuz’dan sonra gerçekleştirilseydi başarısız olurdu. Çünkü 15 Temmuz direnişi tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Millet olarak alanlarda irademize sahip çıktık. Milletimiz, dış destekli paralel maşaların kalkışmasını başlarına yıktı. Türkiye darbeye karşı destansı bir duruş örneği sergilemiştir.”

Memur-Sen’in 1 milyon üyesiyle Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olduğunu kaydeden Yalçın, “Yönetime katılmanın yolu örgütlü olmaktan geçmektedir. Bu millet, hiç kimsenin cemaatine, cemiyetine, vakfına, derneğine, platformuna bakmaksızın bir çatı altında aynı refleksle, hak ve özgürlük merkezli bir yaklaşımla toplanmayı başardı. Memur-Sen ailesi, bir milyonluk üyesiyle örgütlülüğü en iyi şekilde temsil ettiği için bu ülkede yol alınıyor, yol açılıyor ve mesafe kat ediliyor. Onun için sizlere yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Yalçın, sadece sendikacılık yapmadıklarını, ülkenin demokratikleşmesi yolunda da adımlar attıklarını söyledi. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon fethi sırasında söylediği, “Ana ana, bu zahmetler Trabzon için mi sanırsın? Bütün zahmetlerimiz, ahirette Allah’ın huzurunda yüzümüz kara çıkmasın diyedir” sözünü hatırlatan Yalçın, Memur-Sen olarak böyle bir anlayışı şiar edindiklerini vurguladı.

 

Özal’ın iktidara gelmesi zinde güçleri rahatsız etmişti

12 Eylül darbesinin barış havasıyla getirildiğini ama 650 bin kişinin fişlendiğini, binlercesinin kaybolduğunu ve onlarcasının idama gönderildiğini dile getiren Yalçın, şöyle konuştu: “Bu ortamda üretim durmuş, faiz lobisi harekete geçmiş, devlet, bankerzedeleri bile kurtaramamıştı. Tek kanallı TRT’de aylarca Banker Kastelli mağdurları için yayın yapılıyor ama çözüm üretilmiyordu. Turgut Özal’ın ANAP’ının, 12 Eylül rejiminin hilafına iktidar olması, zinde güçleri çıldırtmıştı. Ağır sanayiye, yollara, barajlara, havaalanlarına önem veren Özal’la yeniden kalkınma hamlesi başlatan Türkiye, Türk Dünyası’na da el atınca şaibeli bir biçimde ortadan kaldırılmaya çalışılmıştı. Refah Partisi, 96’da DYP ile hükûmeti kuruncu, ihmal edilen Anadolu kalkınması yeniden ele alındı. Havuz Sistemi ile devlet kurumları arasında para akışı sağlanarak yüzde 120’lere varan iç borç faiz zulmü ortadan kalktı. 5’li Çete tıpkı Güneş Motel olayı gibi vekil transfer ederek, DYP’yi güçsüzleştirdi. Muhsin Yazıcıoğlu, 8 vekiliyle hükûmete girmeyi kabul edip, 5’li çetenin oyununu bozmuştu.”

 

28 Şubat’a zemini Beşli Çete hazırladı

28 Şubat sürecinin hazırlanmasında legal görünümlü illegal yapıların aktif rol oynadığını belirten Yalçın, “Rahmetli Erbakan ve hükûmetinin düşürülmesine yönelik Beşli Çete merkezli destek oluşumlarını hatırlayalım. Eğer o gün bu girişimlere cevap verecek nicelik ve nitelikte sivil toplum zemini olabilseydi, bugün Türkiye’nin durumu da gelecek hikâyesi de çok farklı olurdu. Demokrasinin, sivilleşmenin, özgürleşmenin kesintisiz ve sorunsuz bir içerikle hayat bulması, devlet karşısında sivil toplumun güçlendirilmesiyle mümkündür. Mesela kılık ve kıyafet özgürlüğü noktasında hem toplumda hem de kamu görevlileri zemininde oluşan beklentinin ve yasakların ürettiği tepkinin demokratik bir yöntemle seslendirmesi olan imza kampanyası düzenledik. Sonucunda 12 milyon imza toplandı. Bu sayıda bir imzayı ve bu imzaların sahibi olan insan kitlesini karşısına almak siyaset için imkânsızdır. Yıllarca Türkiye’nin gündemini meşgul eden başörtüsü yasağı kaldırılırken, muhalefet partilerinden, başörtüsü karşıtlığı ile bilinen örgütlerden kayda değer tek bir tepki gelmedi. Nedeni, Memur-Sen’in topladığı 12 milyon imza ve bunun ürettiği toplumsal farkındalıktır” ifadelerini kullandı.

 

15 Temmuz’da ABD/Batı yanlış yerde durdu

Konuşmasında FETÖ’nün 15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin ayrıntılarına da yer veren Ali Yalçın, “15 Temmuz’da en berbat şekilde geldiler ve bu milletin tarihindeki en büyük ihaneti yaşattılar. Milletin jetleriyle millete saldırdılar. Onlar bu hainliği yaparken, İstanbul’da Büyükada’da, 13 CIA Orta Doğu uzmanı operasyonu yönetiyordu. ABD başkan adaylığı sürecinde Trump ifade etti, başarısız oldular, başaramadılar. 15 Temmuz sürecinde ABD/Batı doğru yerde duramadı, sınıfta kaldı. Hain girişimin seyrine göre tavır belirlediler, ABD’den ilk tepki iki saat sonra geldi. İlk başta taraf dediler, sonra taraf seçtiler. Meşru hükûmetin yanında yer aldıklarını deklare etmek zorunda kaldılar. Müttefiklik hukuku, teröristbaşını iade etmeyi ve kendi ülkelerindeki bu kirli yapılanmanın faaliyetlerini durdurmayı gerektirir. ABD’den bunu bekliyor ve istiyoruz” dedi.

 

Türkiye, küresel düzene tepki gösterdiği için hedefte

“Sorun, Erbakan Hoca’nın dediği gibi, Türkiye’nin şeftali değil, motor üretmesidir” diyen Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye, kendi topunu tüfeğini ürettiği, yatırım alanlarında millileştirme projelerine imza attığı için hedefte. Türkiye, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek, emperyalist düzeni eleştiren, İsrail’e ‘One Minute’ diyerek açıktan gözdağı veren bir lidere sahip olduğu için hedefte. Yiğit düştüğü yerden kalkar, ayağa kalkma zamanı geldi.”

 

Keleş: Memur-Sen ailesine şükranlarımı sunuyorum

Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Memur-Sen, memurumuza gereken kıymeti ve değeri veriyor. Üstelik sadece ücret değil, ahlak mücadelesi de vererek 1 milyon üyeye ulaşmış durumda. Bu yolda mücadele veren ve emeği geçen Memur-Sen ailesine şükranlarımı sunuyorum.”

 

Kılıç: Küçük bir hareket büyük bir farklılık oluşturur

Memur-Sen Düzce İl Temsilcisi Orhan Kılıç ise, yüklendikleri sorumluluk doğrultusunda hareket ettiklerini, çalışmalarını buna göre yaptıklarını ifade ederek, “Bugün açılışını yaptığımız bina çok önemli. Gençlerimizin faaliyetlerini rahatlıkla gerçekleştirebilecekleri bir bina. Yeter ki bir hareket olsun. Ufacık bir hareket büyük bir farklılık oyuşturur. Gençlerimizi ve gençlik kuruluşlarımızı harekete çağırıyorum” şeklinde konuştu.